• SOBE VAKFI
  • ‘Dünya başıma yıkıldı!’
  • SOBE VAKFI
  • ‘Dünya başıma yıkıldı!’

Bazı bireylerde ilk aylarında fark edilen otizm, Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı’nda eğitim gören Ahmet’te 3,5 yaşında ortaya çıktı. Çocuğunun otizmli olduğunu öğrenen aile, büyük bir yıkıma uğradı. Ancak, otizm seviyesi düşük olan ve eğitimlerden sonra büyük gelişim gösteren Ahmet, yakın zamanda SOBE’den mezun olacağı günü bekliyor


Çok büyük otizm belirtileri olmayan Ahmet, göz temasını kaybetmesi ve gittiği kreşte eğitmenler fark etmesi üzerine psikiyatriye götürüldü ve burada düşün seviyeli otizmli olduğu anlaştı. Ahmet’in ailesi akit kaybetmeden eğitimlere başladı. SOBE’de eğitim verilen Ahmet, eskisi gibi konuşmaya başladı ve takıntılarını yendi. Yaşadıkları süreci anlatan Ahmet’in babası, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’a teşekkür ederken, toplumun farkındalık için SOBE’yi ziyaret etmesi gerektiğini belirtti.

OTİZM BELİRTİLERİ ÇOK AZ SEVİYEDEYDİ

SOBE’de aldığı eğitimlerden sonra mezun olacağı gün beklenen 4 yaşındaki Ahmet’in babası, açıklamasında önemli noktalara değindi. Maddi imkansızlıklarını çok olduğunu belirten baba, şu ifadelere yer verdi: “Ahmet dünyaya geldiğinde hiçbir sıkıntısı yoktu. Gelişimini normal bir şekilde devam ettirdi. Otizm anne karnında fark edilen bir durum da değil. 2-3 yaşlarına gelen çocuklarda bile ortaya çıkabiliyor. Biz Ahmet’in otizmli olduğunu 3,5 yaşında fark edebildik. İnsan anne – baba olduğundan bunu çocuğuna konduramıyor. Ama Ahmet’teki belirtiler çok azdı. Bir de aşağı düzeydeki belirtilerdi, o yüzden biz geç fark ettik. Çocuğumuzun kendi etrafında dönmesi, çalışan çamaşır makinası uzun süre izlemesi gibi belirtileri yoktu. Biz sadece göz teması olmaması ve ekoleli konuşması yüzünden otizm teşhisi aldık. Konuşması ilk zamanlarda iyiydi, sonradan yine bozulma oldu ama eğitimlerden sonra yine iyi seviyeye geldi. Ahmet’in kaba ve ince motor becerileri şu an diğer çocuklarla aynı seviyede. Dışarıdan bakıldığında otizmli olduğunu fark etmek çok zor. Tekrarlı konuşmalar da fazlaydı Ahmet’te. Akranları ile oynaması çok azdı. Ama biz sosyal hayata girmesi ve öğrenmesi için oyun alanlarına sürekli olarak götürdük ve teşvik ettik. 

AĞLAYA AĞLAYA EVE GİTTİM

Ben ve eşim çalıştığı için Ahmet’e anneannesi ve dedesi bakıyordu biz işteyken. Bu dönemde tabi ki çok fazla televizyona ve tablet bilgisayar gibi elektronik cihazlara maruz. Biz 3,5 yaşında bunu azaltmak için Ahmet’i kreşe verdik. Kreşin ilk gününde bize otizmden şüpheleniyoruz diye bir uyarı geldi. Çocuğumuzu bir psikiyatriste götürmemiz tavsiye edildi. Dünyanın başıma yıkıldığı gün o gün oldu… Oradan çıktım ve ağlaya ağlaya, yürüyerek eve gittim. Yolda, ‘bunu eşime nasıl söyleyeceğim’ diye düşündüm hep. 1,5 – 2 saat yürüdüm. Kendim eşime anlatamadım ve kreş sahibinin eşime de anlatmasını istedim. Eşim bunu öğrenince onun için de büyük yıkım oldu. Ama buradaki en önemli nokta, erken tanı ve kabullenerek bir önce harekete geçmek. Biz bu şoku atlatarak hemen bir psikiyatriste gittik. Ve teşhis konuldu. Ardından biz hemen SOBE’ye başvuru yaptık. Burası alanının en iyisi diyebilirim. Ancak burada sırada bekleyenlerin çok olması ve imkanların kısıtlı olmasıyla üç ay sıra bekledik. Bu üç aylık süre boyunca özel bir eğitim kurumana giderek Ahmet’in eğitimlerine başladık. İlk gittiğimiz özel kurumda eğitimler faydasını gösterdi. Çocuğumuzun kullandığı kelime sayısı artmaya başladı. 

SOBE’DEN MEZUN OLMAYI DÜŞÜNÜYORUZ

Ailelerin çocuklarını çok iyi gözlemlemeleri gerekiyor. Biz şimdi çocuğumuzun 3,5 yaşından önceki hali nasıldı diye düşünüyoruz. Bizim için 3,5 yaşından öncesi ve sonrası var. Otizm diğer rahatsızlıklar gibi değil. Bir tıp merkezine giderek, kan tahlili yapılarak çözülecek bir durum değil. Uyumak istemeyen, sürekli dışarıda gezmek isteyen, çok fazla yemek yemeyen bir çocuktu Ahmet. Öncesinde süt içen çocuk otizmden sonra süt içmemeye başladı. Tabi otizmden sonra beslenmesine ve eğitimlerine çok dikkat etmeye başladık. Bu eğitimlerden sonra olaylara mantıklı cevaplar veren, yönergelere uyan bir çocuk oldu. Buradaki hocalarımızdan da Allah razı olsun, çok iyi bir eğitimle bu noktaya geldik. Daha da iyi olacağını düşünüyorum. Buradan mezun olmayı düşünüyoruz.  

AİLELER MÜCADELEYİ BIRAKMASIN

Biz Aralık (2018) ayında SOBE’de eğitim almaya başladık. Burada arkadaşları ile iletişim kurma ve kavramları geliştirdi. Zaten buradan önce aldığı 3 aylık eğitimde bunları oturtmuştu. Burada farklı bir teknik var. Bilimselliği kanıtlanmış ‘aba tekniği’. Bu teknik ile davranışsal takıntıları yeniyor bireyler. Örneğin Ahmet sadece tek ayakkabısını giyerdi, bunu takıntı yapmıştı. Burada uygulanan teknikle biz bu takıntıyı yendik. Konuşmaya yönelik ve spor eğitimleri de veriliyor SOBE’de. Çok memnunuz. Şu an Ahmet 4 yaşında, okul eğitimi 7 yaşında başlıyor. Bizim imkanımız olduğu sürece burada eğitim almaya devam edeceğiz. Ondan sonraki süreçte de seviyemize göre okula yazdırmayı planlıyoruz. Ahmet istenilen seviyeye geldi demelerini iple çekiyorum. Tabi buradan mezun olduğunda dahi, ömür boyu bu rahatsızlığın belirtileri kalabiliyor. Ailelere önerim, ne zaman kurtulacağını düşünmekten ziyade, bugün ne öğrendiğini, neler yapabildiğini düşünsünler. Mücadeleyi bırakmasınlar. 

AYLIK MALİYET 4 BİN TL

Çocuğumuzun otizmli olması manevi yönden olduğu kadar maddi olarak da beni çok sarstı. Devletin desteği bu konuda az, yeterli değil. Aileler için maddi olarak büyük bir külfet var ortada. Biz oğlumuza otizmli raporu almadık. Çünkü ilerde kendisine engel çıkmaması için. Şu an sadece hastaneden verilen atipik, yani durum bildirim raporu var. Ve bir de otizmin çok başında olduğumuza dair psikiyatri raporu mevcut. Bu yüzden otizm raporu almadık. Raporumuz olmadığı için burs imkanından faydalanamıyoruz. Burada raporu olmayan çocuğa burs verilmiyor, o yüzden büyük üzüntü yaşıyoruz. Bana eğitimlerin aylık maliyeti 4 bin TL. Eşim çalışıyordu, çocuğumuzun durumundan dolayı istifa etmek zorunda kaldı. Maddi olarak zor bir durum. Ama evladımızın iyileşmesinden daha önemli bir şey yok. Elimizdeki bütün imkanları kullanmaya gayret ediyoruz. 

UĞUR İBRAHİM ALTAY’A TEŞEKKÜR

İnsan gerçekten kabullenemiyor. Buraya her geldiğimde ve diğer çocukları gördüğümde çocuğumuzun seviyesinden dolayı Rabbime şükrediyorum. Allah herkesin yardımcısı olsun, toplumda farkındalık oluşturulması gerekiyor. Konya’da yaşayan insanlar, büyük sanayicilerimiz buraya gelsinler ve bir gün ziyaret etsinler ailecek. Kapıdan girdiklerinde ve çıktıklarında düşünceleri çok farklı olacak. İnsan sadece kendi başına geldiğinde anlıyor. Aileler bu konuda çok yalnız. Ben burada en büyük katkıyı ve desteği sağlayan, yapımından eğitimcilerin getirilmesine kadar her konuyla ilgilenen büyük başkan Uğur İbrahim Altay’a teşekkür ediyorum, minnettarım, Allah razı olsun. Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük metrekare alanına sahip merkezi. Burayı bize kazandırdı, kendisinin yeri bende ayrıdır. Tabi illa ki eksikler var ama ben zamanla düzeleceğini düşünüyorum. Bunları el ele vererek aşacağız.”