• SOBE VAKFI
  • ‘Mevlüt bana sabrı öğretti’
  • SOBE VAKFI
  • ‘Mevlüt bana sabrı öğretti’

Mevlüt Yanık 13 yaşında otizmli bir birey. Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı’nda eğitim alan Mevlüt’ün annesi Miyase Yanık, çocuğunun ve kendisinin sabırsız biri olduğunu ancak Mevlüt sayesinde sabretmeyi öğrendiğini ifade etti


Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı (SOBE), yüzlerce otizmli bireye eğitim vermeye devam ediyor. Bu bireylerden bir tanesi de Mevlüt Yanık. 13 yaşındaki Mevlüt’ün otizmli olduğu annesi tarafından 2 yaşındayken anlaşılmasına rağmen, akrabaları tarafından “Erkek çocuğu geç konuşur, sen abartıyorsun” denilerek tedavisi geciktirildi. Tedavi sürecinde destek görmediğini ifade eden Anne Miyase Yanık, Mevlüt’ün de kendisinin de sabırsız bir insan olduğunu ancak Mevlüt sayesinde sabretmeyi öğrendiğini dile getirdi.

OTİZMİ İLK DEFA DUYMUŞTUK

Açıklamalarda bulunan otizmli birey Mevlüt Yanık’ın annesi Miyase Yanık, çocuklarının otizmli olduğunu öğrendiklerinde, otizmin ne olduğunu bilmediklerini sonradan araştırarak öğrendiklerini ifade etti. Anne Yanık, “Mevlüt ilk doğduğunda çok ağlayan ve huysuz bir çocuktu. Biz birçok kez doktora götürdük. Her defasından gaz sancısı diyerek bizi gönderdiler. Mevlüt 2 yaşına geldiğinde ben baz şeylerin ters gittiğini anlamıştım. Ama ‘erkek çocuğu geç konuşur, sen abartıyorsun. Dediği her şeyi yaptın. Bu çocuğu sen bu hale getirdin’ gibi şeyler söylediler. Ama benim anne olarak içimdeki huzursuzluk halen devam ediyordu. Sonraki süreçte de birçok kez doktora gittik. Ancak 3 yaşında teşhis konuldu ve 3,5 yaşında biz eğitimlerine başlayabildik. Mevlüt’e ilk tanı konulduğunda ben eve döndüm. Eşim köyde çalıştığı için oradaki evimize gittim. Yeni 40 günlük bir bebeğimiz daha vardı. O gün uzun süre düşündük, çok zor geçen bir süreçti. Otizmi ilk defa duymuştuk, nasıl bir süreçle karşılaşacağımızı hiç bilmiyorduk. Eşimin ailesi halen ‘bu çocuğu sen bu hale getirdin’ diyordu. Bizim için oldukça yıpratıcı bir süreç oldu, hiç destek görmedik. Kendi ailem de anlamaya çalıştı ama onun dışında çok bir şey yapmadı. Mevlüt, otizmli olduğu için göz teması kuramıyordu. ‘Bu çocuk bize bakmıyor’ diyerek çocuğu suçlamaya başladılar” dedi.  

EVDE KENDİM EĞİTİM VERDİM

Otizmi araştırdığını ve evde kendisi eğitim verdiğini belirten Miyase Yanık, “Mevlüt’ü Ankara’ya götürdük ve burada otizm raporu verildi. Daha sonra da yoğun eğitimlere başladık. Rehabilitasyon merkezinde tedavi süreci devam etti. Ama ben süreçte neler yapılacağı konusunda yine araştırmalara devam ettim. Yaptığım araştırmalardan sonra ben de evde eğitim vermeye başladım. Aynı zamanda eğitmenlerimiz ile görüşüp okulda yaptıklarını sorarak, kendim tekrarlarını eve yaptırıyordum. Mevlüt’ü anaokuluna kaynaştırma sınıfına kayıt yaptırdık ama orada eğitmenlerimiz yardımcı olmadı. Başvurularımız sonunda ilkokul kaynaştırma sınıfa kayıt yaptırdık. Buradaki öğretmenlerimiz sağ olsun çok yardımcı oldu. 11 yıldır rehabilitasyon merkezlerinde Mevlüt’ün tedavisi devam ediyor” ifadelerini kullandı.

BAZI ŞEYLERİ YAŞAYARAK ÖĞRENDİK

13 yıl boyunca Mevlüt’ün uyku düzeninin ancak normale döndüğünü dile getiren Anne Yanık, “Çocuğumuzun ilk otizmli olduğunu öğrendiğimiz de eşim de dahil kimse destek olmadı. İlk başlarda Mevlüt konuşabiliyordu. Konuştuğu için kimse otizmli olabileceğini düşünmedi. Ama ben anlamıştım bir sıkıntı olduğunu. Bazı şeyleri herkes gibi biz de yaşayarak öğrendik. Zor bir süreçten geçtik. İlk 13 yılda ben Mevlüt’ün uyku düzeninin normal olması için uğraştım. Ama aldığı eğitimlerden sonra çocuğumun yapabileceği şeylerin sayısı arttı” diye konuştu.

DEMEK Kİ SABRI OĞLUM ÖĞRETECEKMİŞ…

Mevlüt otizm belirtileri öncesinde konuştuğunu ve her şeyin normale döneceğini sandıklarını söyleyen Miyase Yanık şunları söyledi: “Mevlüt’ün ilk otizmli olduğunu anladığımızdan bu yana aldığı eğitimlerle birçok şeyi aştı. İlk başta korkularını aştı. Çok hareketli, hırçın ve sabırsızdı. Şimdi onları biraz törpüledik, daha sakin. Çok hareketli olduğunu için spora yönlendirdik. Ders saatlerini arttırdık. Yaz dönemlerinde köye gidiyoruz. Köyün Mevlüt’e çok büyük faydası oldu. Bütün enerjisini orada atıyor. Halen hafta sonları götürüyorum. İlk başlarda konuştuğu için biz her şey geçecek, okula gidecek, askere gidecek sanıyorduk. Ama şimdi hayatını idare edecek seviyeye gelsin diye dua ediyorum. Ben de sabırsız bir insandım. Mevlüt sayesinde sabırlı olmayı öğrendim. Demek ki bana sabrı oğlum öğretecekmiş…”

SOBE, BEKLEDİĞİMİZE DEĞDİ

Miyase Yanık, SOBE’ye gelmeden önce çok zorluk yaşadıklarını ve sürecin çok yıpratıcı geçtiğini ifade etti. SOBE’yi beklediklerine değdiğini söyleyen Yanık, “SOBE açılmadan önce buranın açılacağını öğrendiğimizde ne zaman faaliyete geçeceği ile ilgili bilgi aldık. Her yıl başvuru yaptım. Biz ilk başta sadece bakım evi olacağını düşünmüştük. Sonrasında çok kapsamlı bir yer olacağını öğrendik ve sabırla açılmasını bekledik. SOBE faaliyete geçtikten sonra Mevlüt ile spor, yüzme, at terapisi gibi faaliyetlerden yararlandık. Mevlüt daha önce hayvanlardan korkuyordu. Yeni alışmıştı hayvanlara. Atlardan korktuğu için bu korkularının geri gelebileceğini düşünerek at terapisini bıraktık. Daha sonra birebir eğitimler açıldı. Ama beklediğimize değdi. Diğer okullarda bu kadar ilgi yoktu. 7 yıl boyunca ben Mevlüt’ü okula götürdüm. Onlar dersteyken dışarıda bekledim. Sabah gidip akşama kadar beklediğim oluyordu. Diğer çocuğum da benimle beraber mecburen bekliyordu. Okulda bekleme salonu olmadığı için bütün anneler dışarı bekliyordu. Bu da bizi oldukça yıprattı. Ama buradaki ortam çok daha farklı. Derslere biz de girebiliyoruz. Verilen eğitimler çok daha iyi ve faydalı” dedi.

MEVLÜT SORUNLARINI AŞMAYA BAŞLADI

Aldığı eğitimlerin ardından Mevlüt’te değişimler olduğunu gördüğünü dile getiren Miyase Yanık, “Mevlüt buraya geldikten sonra kuralları öğrenmeye başladı. Önceden yapmaması gereken bir şeyi söylediğiniz zaman sizi anlamıyordu. Burada beklemeyi öğrendi. Davranışsal problemler vardı. Onlar aşmaya başladık. Göz teması kurmaya başladı. Temastan sonra bu çocuk otizmli değil diyenler oldu. Ama göz teması eğitimlerden sonra başladı. Bizim en büyük sorunlarımız, davranış, uyku, yemek gibi sorunlardı. Bunları aşmaya başladık” diye konuştu.

KİTAP AYRACI YAPARAK SATIŞA ÇIKARDIK

Mevlüt’ün okuma yazma konusunda gelişim gösterdiğini ve güzel çizimler yaptığını sözlerine ekleyen Yanık, “Mevlüt şu an 7.sınıf, 8.sınıftan sonra uygulama okuluna göndermeyi planlıyorum. Bu süreç içinde okuma yazma konusunda eğitimler alıyor. Bu konuda biraz ilerleme sağladı. Mevlüt’ün çizimleri çok güzeldi. Biz bunu geliştirmek için bu çizimlerle kitap ayracı yaptık ve satışa çıkardık. Herkes çok beğendi. Bununla birlikte otizmli çocukların da bir şeyler yapabileceğini göstermek bizim en büyük hedefimiz. İnsanlarımız bu tür rahatsızlıklar konusunda bilinçsiz. Bireyler her şeyi anlıyor ama uygulama konusunda eksiklikler var. İnsanlar otizmli bireylere deli muamelesi yapıyor. Bu bizim için de çok zor bir durum. İçinde olmayan, yaşamayan bilmiyor” ifadelerini kullandı.  

EN BÜYÜK SORUN MADDİ EKSİKLİKLER

Otizmli bireylerin ailelerin maddi olarak çok zorlandığını da belirten Miyase Yanık, “Otizmli bireylerde ailelerin en büyük sorunlarından bir tanesi maddi olanaksızlıklar. Okullarda alınan eğitimlerin dışında, ilaç tedavisi gören bireyler var. Ayrıca çocuk dışarı çıktığında bir şey isterse erteleme gibi bir şansımız yok. İstediği şey olmadığı zaman bazı çocuklar hırçınlaşabiliyor. Bireylerin otizmi aşması için sosyalleşmesi gerekiyor. Bu da aileler için bir maddi gider. Birçok aile zaten kendisine bir şey yapmıyor. Çocuğun mutlu olabilmesi için bütün gelirler bu konuda harcanıyor. Beslenme konusunda otizmli bireylerin özellikle dikkat edilmesi gerekiyor. Normal bir insan gibi her şeyi yiyemiyorlar. O yüzden besleneme konusunda da çocuğa ayrıca bütçe ayırmak gerekiyor” şeklinde konuştu.

EĞİTİME VERİLEN PARA BOŞA GİTMİYOR

Anne Miyase Yanık, otizmde en önemli konunun eğitim olduğuna dikkat çekti. Eğitimin ne kadar çok olursa o kadar iyi olduğuna vurgu yapan Yanık şu şekilde konuştu: “Otizmde en önemli konularda bir tanesi eğitim. Diğer aileler ne kadar erken fark edip ne kadar erken eğitime başlarsa o kadar güzel olur. Sadece devletin verdiği eğitim yeterli diye düşünmesin kimse. Emin olsunlar ki eğitime verilen para hiçbir zaman boşa gitmiyor. Çocuklar ne kadar çok uzun eğitim alırlarsa, bu durumu aşma olanağı o kadar yüksek. Bireylerin yaşları ilerlediği zaman, otizmden kurtulma şansları daha az. Telafisi olmayan bir durum. Küçük yaşlarda verilen eğitimler ile çocuklar kendi ihtiyaçlarını kendileri giderebilirse, yaşı ilerlediğinde anne ve babasından bağımsız bir şekilde yaşayabilir. Ben çocuğumdan maaş almıyorum. Ama alsaydım onu da eğitim harcardım. Kat kat daha fazla eğitim almasını isterdim.”

 HEPSİNİ KARDEŞİM GİBİ SEVİYORUM

SOBE’de verilen eğitimlerin ve eğitmenlerin çok iyi olduğunu dile getiren Miyase Yanık, “SOBE’yi faaliyete geçirenlerden Allah razı olsun. Ben burada hizmet veren herkesi çok seviyorum. Burada eğitim veren öğretmelerimize ben güveniyorum, çocuğumu emanet ediyorum. O yüzden hepsini kardeşim gibi seviyorum. Çocuklara karşı nasıl davranacaklarını çok iyi biliyorlar. Mevlüt, daha önce bisikletten düştüğü için korkuyordu. Şimdi öğretmenleri sayesinde bisiklet sürebiliyor. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ve Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı çok kıymetli insanlar. Çocuklarımızla sürekli ilgileniyorlar, durumlarını takip ediyorlar. Buranın açılması Konya için de büyük avantaj. Ben birçok arkadaşıma burayı tavsiye ettim. Burayı açanlara, faaliyete geçirenlere teşekkür ediyorum” dedi.

VATANDAŞLAR KAFASINI ÇEVİRMESİN

Son olarak vatandaşların otizmli ve engelli bireylere daha sıcak davranması gerektiğini belirten Miyase Yanık, “Buradan vatandaşlarımız seslenmek istiyorum. Dışarıda otizmli birey gördüklerinde, engelli vatandaş gördüklerinde kafalarını çevirmesinler. Bu bireylerin duyacağı şekilde aşağılayıcı cümleler kuruyorlar. Otizmlilerin de engelli vatandaşların da insan olduğunu unutmasınlar. Bizim yaşadıklarımızı Rabbim kimseye yaşatmasın. Evlatla imtihan olmak en zor şey” diyerek sözlerini noktaladı.