• SOBE VAKFI
  • ‘Zaman aleyhinize işliyor!’
  • SOBE VAKFI
  • ‘Zaman aleyhinize işliyor!’

Otizmli bir birey olan 3 yaşındaki Sıraç, Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı’nda aldığı eğitimlerin ardından büyük bir değişim yaşadı. İlerleyen zamanlarda normal yaşıtları ile aynı seviyeye gelmesi beklenen Sıraç’ın annesi, yaptığı açıklamalarda, otizmli bireylerde zamanın çok önemli olduğunu ve en küçük belirtide psikiyatr yardımı ile eğitime başlanması gerektiğini ifade etti

Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı (SOBE), yüzlerce otizmli bireye eğitim vermeye devam ediyor. Burada eğitim alan bireylerden bazıları, erken teşhis ile otizmi yenebiliyor. Yaklaşık 19 aylıkken otizm teşhisi konan ve hızlı bir şekilde eğitimlere başlanan 3 yaşındaki Sıraç’ın otizmi yenebileceği söyleniyor. Konuyla ilgili Konya Yenigün Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Sıraç’ın annesi, otizmli bireylerde ailelerin hızlı bir şekilde eğitime başlaması gerektiğini belirtirken, SOBE’ye verdikleri eğitimden dolayı teşekkür etti.

10 DAKİKA İÇİNDE TEŞHİS KONULDU

SOBE’de aldığı eğitimlerde sonra gelişim gösteren Sıraç, kendi yaşıtları ile okula başlayabilecek. Sıraç’ın annesi yaşadıkları süreci şu şekilde anlattı: “Sıraç ilk başlarda normal çocuklar gibi kelimeleri çıkarmaya başlamıştı. Fakat daha sonra kelimeler yok olmaya başladı. Yürümeye başladıktan iki üç ay sonra kadar kendince değişik hareketler geliştirdi. Parmaklarının uzunda yükselmeye, dans eder gibi hareket etmeye başladı. İlk başlarda bizim hoşumuza gitti. Çok hareketli, arı dansı yapıyor dedik. Sonra baktık ki Sıraç ilerlemiyor. Olan kelimeler de yok olmaya başladı. Bu hoşumuza giden arı dansı sürekli olarak artıyordu. Böyle olunca biz şüphelenmeye başladık, ilk olarak babası şüphelendi. Ben bu duruma tepki gösterdim. ‘Erkek çocuk geç konuşur’ gibi şeyler söyledim. Çevremizden de bu şekilde söyleyenler olmuştu. 16. ayda biz psikiyatra götürecektik ama götürmedik. Aradan üç ay geçtikten sonra bir gün eşim geldi. Kendisi hiç iyi değildi. İnternet üzerinden konuşma dili ile ilgili videolar izlerken, otizme ulamış. Bana da gösterdi ve ‘Sıraç’ın hareketlerine çok benziyor’ dedi. İlk başta tepki gösterdim, izlemedim, kabul edemedim ama biraz zaman geçince göz ucuyla izlemeye başladım. Eşimin de dediği gibi hareketler çok benziyordu. Benim de başımdan kaynar sular inmeye başladı. Ve biz psikiyatra gittik. Burada doktor, Sıraç’a seslendi, göz teması kurmaya çalıştı ama o tamamen ortamdan kopuk oradaki bilgisayar ile ilgilendi. 10 dakikada hiçbir şüphesinin olmadığını ve Sıraç’ın otizmli olduğunu söyledi. Tanının konulmasından sonra eve nasıl gittiğimizi bilmiyoruz tabi biz. Uzun süre ağladık. Normalde otizmli çocuklarda babaların kabullenmediği söylenir. Ama ben kabullenemedim. Tabi bu işte ağlamanın bir faydası yok, zaman sürekli olarak aleyhinize işliyor. Beyin belli bir yaştan sonra kendisini kapatıyor. Otizmi yenebilmeniz için beyin kapanmadan ne katabilirseniz o kadar iyi. 

2-3 SENE İÇİNDE YENEBİLECEĞİMİZİ SÖYLEDİ

Biz daha sonra tavsiye üzerine ilk olarak SOBE’ye geldik. Sıraç’ın tedavi süreci burada Binyamin Hoca ile başladı. O da görür görmez otizm olduğunu söyledi. Ama bize, Sıraç’tan çok umutlu olduğunu 2-3 sene içinde otizm yenebileceğini ifade etti. Otizm yelpazesi çok geniş, hangi noktada olduğunuz çok önemli. Doktorlar bile tam olarak ne olduğunu bilmiyor. Ama biz Binyamin hocadan bunu duyunca biraz olsun umutlandık. Ve SOBE’de tedaviye başladık.

İNSANLAR BİRBİRİNE BAKARAK ÖĞRENİR

SOBE’de ilk olarak göz teması sağlanması için eğitimler aldı Sıraç. Ben kendim öğretmen olmama rağmen bilmiyordum, burada öğrendim ki; insanlar birbirine bakarak öğreniyormuş. Çocuklara dikkat ederseniz, size uzun uzun bakıyorlar ve o şekilde bir şeyler öğreniyorlar. Sıraç bakmıyordu hiç. Burada bakmayı ve insanlarla göz teması kurmayı öğrendi. Tabi her şeyden önce kendisini tanıması gerekiyordu. O yüzden ikinci olarak adına bakmayı öğrendi. Eskiden seslendiğimiz zaman bize bakmıyordu. Şimdi bu değişti, ismini söylediğimiz zaman bize dönüp bakıyor. İlk başlarda kelimeleri unutmuştu. Kelimeleri yeniden söylemeye başladı ve iki kelimelik cümleler kurmayı öğrendi. En büyük değişim davranışlarında oldu. O da normal çocuklar gibi davranmaya başladı. Eski gibi hareketler yapmıyor artık. 

BİZİ DÖRT GÖZLE BEKLİYOR ARTIK

Sıraç ilk başlarda biz eve geldiğimizde koşarak kapıya gelirdi. Sonrasında ona biz top havuzu aldık, sürekli olarak onun içinde oturmaya başladı. Hiç kimse ile ilgisi yoktu, annesi – babası gelmiş umursamıyordu. Aldığı eğitimlerden sonra yeniden eskiye dönmeye başladı. Kapıda karşılıyor artık, ‘anne geldi, baba geldi’ gibi cümleler kuruyor. Bir ara hiç umurunda değildik. Şimdi bizi dört gözle bekleyen bir çocuğumuz var. Bazen biz gittiğimizde ağlıyor. Normal çocuklar gibi tepkiler verebiliyor. 

SIRAÇ YAŞITLARI İLE OKULA GİDECEK

Sıraç SOBE’de çok yoğun bir eğitim alıyor. İmkanımız olduğu takdirde bu eğitimin süresini artırmayı istiyoruz. Aynı zamanda önümüzdeki süreçte kreşe gitmesini planlıyoruz. Burada Binyamin hocanın ve psikiyatrın dediğine göre de, Sıraç normal yaşıtları ile okula gidebilecek ve hiçbir şekilde geri kalma durumu olmayacak. Bunları Sıraç’ın ilerleme durumuna göre söylüyorlar, biraz daha zaman geçtikten sonra kesinlik kazanacak.

UMUT VE UMUTSUZLUK ARASINDA GİDİP GELİYORSUNUZ

Aile olarak biz de zor bir süreçten geçtik ve henüz bitmedi o süreç devam ediyor. Ben otizmle ilgili yaptığım araştırmalarda, otizmli bireylerin ailelerinin, down sendromlu bireylerin ailelerine göre çok daha fazla yıprandıklarını okumuştum. Çünkü otizmde bir belirsizlik var. Umut ve umutsuzluk arasında sürekli olarak gidip geliyorsunuz. Ben bunu ilk okuduğumda anlayamamıştım. Ama yaşadıkça insan anlıyor. Şu an Sıraç’ın ilerleme seviyesi oldukça iyi. Buna rağmen sürekli olarak bazen çok iyi, normal yaşıtlarını yakaladı diyorsunuz. Bazen de en küçük bir problemde yere çakılıyorsunuz. Bu git-geller çok yıpratıcı oluyor. Özellikle ilk teşhis konulduğunda ciddi anlamda psikolojik olarak aileyi etkiliyor. Otizmin çok geniş bir yelpazesi olması ve nerede olduğunuzu tam olarak bilememeniz, belirsizlik, en çok etkileyen durumlar. 

AİLELER YANILGIYA DÜŞMESİN

Otizm kız çocuklarına göre, erkeklerde 4 kat daha fazla görülen bir durum. Ama Türk toplumunda, ‘Erkek çocuğu geç konuşur’ algısı var. Kesinlikle böyle bir şey yok. Geç konuşacaktır gibi bir yanılgıya düşmesin aileler. Eğer çocuk belli bir dönemden sonra konuşmuyorsa, göz teması kurmuyorsa, el sallamıyorsa kontrol ettirilmeli. Bana annem, ‘bu çocuk hiç el sallamıyor, diğer çocuklara Allah kaç dediğimiz zaman parmağını kaldırıyor. Bu hiç yapmıyor’ diyordu. Bende ‘Yapmazsa yapmasın, ilerleyen zamanlarda yapar’ demiştim. Ama böyle şeylerin çok önemli olduğunu daha sonra anladım. Aileler bu şekilde eksiklikler hissettikleri anda, kim ne dersin muhakkak psikiyatra gitsinler. Ve lütfen geç kalmasınlar. 

BELKİ NE KADAR ÖNEMLİ BİR İŞ YAPTIKLARININ FARKINDA DEĞİLLERDİR

Sıraç’ın iyileşmeye çok yakın olduğu söyleniyor. SOBE olmasaydı ben Sıraç’ın bu kadar ilerleyebileceğini düşünmüyordum. Belki bütün aileler SOBE hakkında güzel şeyler söylüyordur ancak bunlar bizim samimi duygularımız. Diğer rehabilitasyon merkezlerini de gördük. Burada içeri girdiğiniz anda sizi bir ferahlık karşılıyor. Değerli olduğunuzu ve bu çocukların özel olduğunu hissediyorsunuz. Eğitimciler çok iyi. Genç bir kadrosu olmasına rağmen herkes çok ciddi bir şekilde bireylerle ilgileniyor. Maddi ve manevi anlamda bizim için çok önemli bir nimet. Ateş sadece düştüğü yeri yakıyor. İnsanlar sizi anladığını söylüyor ama anlamıyorlar. Böyle bir yeri düşünmek, hayal etmek, bu çocukların bir şeyler kazanabileceğini düşünmek herkesin yapabileceği bir şey değil. Yapan, eden ve sebep olan herkese ayrı ayı teşekkür ediyorum. Ne kadar önemli bir iş yaptıklarının belki kendileri bile farkında değildir ama biz bunun farkındayız…”